8 Ocak 2013 Salı

Tuğla ve Kiremit Hammaddesi: Tuğla ve Kiremit Hammadde

Tuğla ve Kiremit Hammaddesi: Tuğla ve Kiremit Hammadde: Tuğla ve Kiremit Hammaddesi TUĞLA KİREMİT HAMMADDESİ Tuğla Kiremit Hammaddesi:Pişmiş kilden yapı malzemeleri ve çimento gereçleri s...

Tuğla ve Kiremit Hammadde


Tuğla ve Kiremit Hammaddesi




TUĞLA KİREMİT HAMMADDESİ Tuğla Kiremit Hammaddesi:Pişmiş kilden yapı malzemeleri ve çimento gereçleri sanayiinin bir alt kolu olan tuğla ve kiremit sektöründe hammadde olarak kullanılan kil ve ince milin ocaklarda çıkarılarak fabrikada kullanıma hazır hale getirilmesi işlemidir. Bu işlem sonunda inşaat sektöründe kullanılan ve aşağıda standartları verilmiş malzemeler üretilmektedir. Üretim alanına , çeşitli yapı tuğlaları ve kiremitler girmektedir. Üretimin ana malları aşağıda verilen kalemlerden oluşmaktadır : TS 704 Harman Tuğlası (Duvarlar için) TS 705 Fabrika Tuğlaları –Duvarlar için Dolu ve Düşey Delikli TS 1260 Taşıyıcı Döşeme Tuğlaları (statik çalışmaya katılan) TS 1261 Taşıyıcı Döşeme Tuğlaları (statik çalışmaya katılmayan) TS 4562 Fabrika Tuğlaları -Duvarlar için – Klinker Tuğla TS 4563 Fabrika Tuğlaları – Duvarlar için – Yatay Delikli TS 4377 Fabrika Tuğlaları – Duvarlar için – Düşey Delikli , Hafif TS 562 Oluklu Kiremitler ve Mahya Kiremitleri – Akdeniz Tipi , Marsilya Tipi TS 3457 Kiremit – Pişmiş Topraktan TSEK Asmolen Döşeme Kiriş Tuğlaları Baca Tuğlaları Dekoratif Tuğlalar Döşeme Tuğlaları Cephe Kaplama Tuğlaları Sektör gümrük istatistik tarife pozisyon numaraları : 690410 İnşaat Tuğlaları 690510 Kiremitler olarak geçmekte olup bu sanayi için üretilen adi killer adı altında ihracat veya ithalat yapılmamaktadır.Ancak bazı bölgelerde sınır ticareti vb. Şekillerde dış satım söz konusu olabilir. Sektörün Tarihçesi Tuğla-kiremit imaline elverişli topraklar kumlu kil olarak adlandırılabilir. Seramik killerinden farkları bunların demir, silis ve karbonat bakımından daha zengin olmalarıdır. Bu topraklar kil, çorak, mil, silt, lem, balçık gibi isimler altında da tanınırlar. Bu toprakların içinde kuvars, montmorillonit, kaolinit, kalsit, limonit, hidromika, serisit, illit ve klorit gibi mineraller bulunur. Toprakların bir kısmı ise amorf yapıdaki killerden oluşur. Kireçtaşı parçaları, jips, organik maddeler ve iri kayaç artıkları kaliteyi bozan unsurlardır. Tuğla, tarih öncesi çağlardan beri Mezopotamya ve Nil Vadisi gibi yapı taşı bulunmayan aluviyal ovalarda ikame malzemesi olarak önem kazanmıştır. Tuğla imaline elverişli olan topraklar kiremit imaline uygun olmayabilir. Bu durumda kumlu toprakları plastikliği daha fazla olan ince tanecik yapılı killerle karıştırmak icabedebilir. Bazı hallerde de kurumaya hassas çok yağlı toprakları daha az plastik mil oranı fazla bir toprakla karıştırmak gerekebilir. Toprağın hem tuğla, hem kiremit toprağı olarak kullanılabilmesi ve ayrıca başka bir işlem gerektirmemesi, onda aranan özelliklerin başında gelir. İlk tuğla veya kiremit üretim tesisi belki de insanlar tarafından yapılan ilk evdir diyebiliriz. Bu evler özellikle nehir kıyılarında ve deltalarda yer alan yerleşim bölgelerinde , yapılacak evlerin yanında oluşturulan basit bir üretim düzeneği ile gerçekleştirilmiştir . Bu konuda başlangıç tarihi vermek ne yazık ki mümkün olamamaktadır. Mezopotamya bölgesinde Dicle ve Fırat nehirleri kıyısında yapılan kazılarda bulunan pişmiş kil tabletler MÖ 13. Yüzyılı , tam 15 bin yıl önceyi göstermektedir. Pişmiş tuğlanın endüstriyel anlamda ilk üretimi ise MÖ 4. Yüzyılda Babil Kulesi yapımına denk düşer . Tarihçiler bu kulede 85 Milyon adet tuğla kullanıldığını hesap etmişlerdir. Bu gün bu rakamda tuğlayı ancak 5-6 gelişmiş teknolojili fabrikanın 1 yıllık çalışmaları ile üretebildiğini düşünürsek , burada yapılan üretimin gerçekten de teknolojik açıdan değer taşıdığını kabul etmek gerekir. Babil kulesi işte bu nedenle tuğla üretimi ve endüstrisi açısından önemli bir simgedir. Kiremiti ilk üretip kullananların Korintler olduğu kabul edilir. Korintler bugün de kullanılan içbükey kiremitleri , hazırlanan tuğla hamurunu tokmakla dövüp yaygın hale getirerek ve şimdikinden daha kalın ve büyük olarak MÖ 4. yy da üretmişlerdir. Anadolu’da ve Avrupa’da da bu tarihsel gelişime paralel olarak ilerleyen üretim şekilleri Romalıların ilk standartları getirmeleri ve bu işin ticaretini yapmaya başlamaları ile farklı bir boyut kazanmıştır. Daha ileri dönemlerde Anadolu’da Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin vazgeçilmez bir parçası olan Tuğla ve Kiremit Osmanlıların standartları ile Anadolu’ya has bir mimari tarz oluşturmuştur. Kiremitlerin daha küçük, tuğla boyutlarının ise daha büyük tutulduğu Osmanlılar döneminde ilk standartlar uygulanmaya başlanmıştır. O dönemde standart dışı üretim veya bunların inşaatlarda kullanımı yasaklanmış, bu konuda önemli cezalar öngörülmüştür. Hatta inşaatlarda bina katları ve modelleri konusunda bile standart uygulamalar bu dönemde getirilmiştir. Anadolu’da sektörel gelişme dikkate alındığında ise ne yazık ki atölye ve açık ocak imalathaneleri dışında fabrika ve endüstriyel üretim yapan tesis Osmanlıların son dönemine kadar gerçekleşememiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra yabancı girişimciler sayesinde Marmara ve Ege bölgelerinde Tuğla ve Kiremit üretim tesisleri yapılmaya başlanmış , ilerleyen dönemde yerli girişimciler sektörde gelişim sürecini yakalanmış ve önce ithal makinelerle yapılan tesisler yerini yerli makinelere bırakmıştır. Ancak bu oluşum çok geç gerçekleşmiş olup belki de sektörün Avrupa şartlarına göre daha az modernize olmasının önemli bir nedenidir. Avrupa’da ne yazık ki sektörel gelişme çok daha hızlı ilerlemiş özellikle buharlı makinelerin bulunmasının ardından öncelikle hammadde hazırlama makinelerinde kullanılan hayvan gücü yerini buharlı motorlara bırakmıştır. 1700’ lü yıllarda sektörde ilk devrim sayılan bu makineleşmenin ardından 1800’ li yıllarda helezonlu şekillendirme preslerinin gelişimi ile delikli ve daha hafif tuğla üretimi gündeme gelmiş, bu daha az hammadde ve daha az enerji ile daha fazla üretimin yapılmasını sağlamıştır. Daha sonraları Hoffman ve Tünel tip fırınların devreye girmesi ile de büyük bir atılım yaşanmış , üretimler artmış , Tuğla ve kiremit çok daha kolay üretilen ve ucuz bir yapı malzemesi haline gelmiş ve kullanımı giderek aygınlaşmıştır. MEVCUT DURUM VE SORUNLAR. Mevcut Durum Tuğla ve kiremit imaline uygun olan topraklar bütün dünya ülkelerinde yaygındır ve sınırsız rezervlere sahiptir. Ülkeler arasında tuğla-kiremit ithalatı ve ihracatı söz konusu olmasına rağmen toprakların dış ticareti yoktur denilebilir. Çünkü bunlar ulusal ve uluslararası değil mahalli pazarların hammaddeleridir. Belki bazı gelişmiş ülkeler arasında sınır ticaretine konu olabilirler. Altıncı 5 Yıllık Plan ÖİK-Yapı malzemeleri raporuna göre dünyada 1976 yılında yaklaşık 100 milyar adet tuğla üretilmişken, bu rakam 1985 yılında 80 milyar civarına düşmüştür. Bilinen rakamlara göre Türkiye, Asya ülkeleri arasında İrandan sonra ikinci durumda görünmektedir. AET ülkeleri arasında en büyük tuğla üreticileri İngiltere ve İtalyadır. Günümüzde dünya tuğla üretiminin 100 milyar, kiremit üretiminin ise 9 milyar adet olduğunu kabul ederek tuğla hammaddesi tüketimini hesap etmek mümkündür. Bir ton tuğla için 1,3 ton, bir adet tuğla-kiremit için ise 4 kg. hammadde kullanıldığından hareketle üretim-tüketim ve talep rakamlarını 400 milyon ton olarak kabul edebiliriz. Ancak genellikle istatistiklere girmeyen ve bazı yörelerde gitgide azalan harman tuğlası üretimi de göz önünde tutulmalıdır. Hammadde ocağından pişmiş tuğlaya kadar olan süreçte hammadde zayiatını da % 20-25 olarak düşünebiliriz. Aynı tür hammaddeyi kullanan çanak-çömlek ve benzeri imalatı da göz önüne alırsak tüketim rakamları yukarıda hesaplanan miktarın üzerine çıkacaktır. Nitekim dünya kil üretim ve tüketimi son yıllarda 500 milyon ton sınırını geçmiştir. Bunun 400-450 milyon ton kadarı adi kil (common clay) sınıfına girmektedir. ABD in son yıllardaki adi kil üretimi 30-35 milyon ton arasında değişmiştir. Bu tür killerin % 95 kadarı yapı malzemeleri üretiminde kullanılmaktadır. Esas itibari ile tuğla-kiremit hammaddesi olan bu killerin ortalama fiyatı 2 dolar/ton olarak kabul edilmektedir. Buna göre dünya yıllık tuğla toprağının üretim değerini yaklaşık 1 milyar dolar olarak kabul etmek uygundur. Türkiye’de tuğla ve kiremit sanayi ; üretim yapısı itibariyle ülkenin dört bir yanına dağılmış , çok sayıda birimi olan bir sanayi dalıdır. Üretim hammaddelerinin kolaylıkla temin edildiği bölgelerde küçük yoğunlaşmalar gösteren sektörde 520 civarında tuğla ve kiremit fabrikası vardır. Sayının fazla olması ulaşılan verilerin sağlıklı olmasını engellemektedir.Fakat bu sayı göz önünde bulundurulduğunda yıllık hammadde tüketiminin 30 milyon ton civarında olabileceği hesaplanmaktadır. Türkiye’deki toprak sanayicilerini ortak çıkarlar çerçevesinde bir araya getirmeyi hedefleyerek kurulan Tuğla ve Kiremit Üreticileri Derneği ( TUKDER ), üyeleri vasıtasıyla bir incele yapılmış ve sektörün profili çıkarılmıştır. Ülkemizde tuğla-kiremit topraklarının Kuvaterner yaşlı alüvyoner sahalardan istihsaline alışılmıştır. Daha önceleri 1980 yılına kadar ova arazilerinden de temin edilen bu hammadde 1980 yılından itibaren Taşocakları Nizamnamesi ile işletilen dağ ocakları haline getirilmiş ve verimli arazilerin kullanımı yasaklanmıştır. Bu ovalarda açılan ocakların daha sonra bataklık haline dönüşmesi, tarımsal faaliyetlere zarar verilmesi, bu toprakların çoğu zaman yeterince plastik olmaması, kuruma-pişme küçülmesi ve su emme oranlarında sorunlarla karşılaşılması son yıllarda alternatif saha aramalarını hızlandırmıştır. Çevrenin korunması nedeniyle Bursa, Çorum, Salihli-Turgutlu bölgeleri artık verimsiz dağ killerini kullanmaktadır. Kuvaterner yerine Tersiyer yaşlı killi kayaçların gerektiğinde öğütülerek tuğla-kiremit toprağı yerine kullanılması pek çok yörede ekonomik bir çözüm olarak kendini göstermiştir. Böylece tuğla ocaklarının düz ovalardaki verimli tarım arazileri yerine tepelik arazileri oluşturan Tersiyer formasyonları içinde açılması mümkün hale gelmiştir. Tuğla-kiremit topraklarının rezervleri konusunda bir darboğaz bulunmamasına rağmen bunların kalitesi ve kullanıma hazırlanması çok önemlidir ve dikkatli olunmasını gerektirmektedir.Halen ülkemizde ocakta hammadde hazırlama tesisi bulunmamakta ve çıkarılan hammadde fabrika stok sahalarına işlenmeden getirilmektedir.Oysa malzemenin yerinde işlenerek , ihtiyaca göre yılın 12 ayı sürekli temin imkanının yaratılması sektör açısından önemli bir eksiği ortadan kaldırabilecektir. Halkımız kullanacağı tuğla ve kiremidin kırmızı renkte olmasını tercih etmektedir. Mesela hammaddede fazla kireç varsa mamulün rengi açılır ve sarı renkteki bir kiremit teknik özellikleri bakımından çok iyi olsa bile piyasada rekabet görmemektedir. Kireçtaşı parçalarının iri taneli olması halinde çatlamalara sebebiyet vermemesi için toprakların kollergangdan geçirilmesi icabeder. Fazla kireç muhtevası erime ve sinterleşme aralığını daraltarak da sorunlara sebebiyet verir. Toprağın plastikliğini ve işlenme kabiliyetini arttıran organik humus asitlerinin tuğla-kiremit hammaddelerinde bulunması makbuldür. Toprağın fazla miktarda pirit ihtiva etmesi ise mahzurludur. Piritin bozulması esnasında çıkan gazlar mamulü çatlatabilir veya pişme şartlarına göre suda çözünen tuzlar oluşturabilir. Bu tuzlarla çiçeklenen tuğla ve kiremidin basınca ve dona mukavemeti azdır. Suda çözünen tuzlar tuğlalar arasına konan çimento harcına da tesir ederek inşaatın yıkılması gibi tehlikelere sebep olabilir. Fazla miktarda mika ihtiva eden killer su geçirme oranını arttırdıklarından zararlı maddelerden sayılır. Toprakların içinde kömür parçalarının bulunması da mahzurludur, pişme sırasında mamulün yer yer çatlamasına ve kabarmasına sebep olur. Tuğla-kiremit topraklarında aranan standartlar şunlardır: Toprağın CaCO3 muhtevası % 35in altında olmalıdır. 3 mm den iri tanelerin miktarı yüzde bir geçmemelidir, plastiklik suyu % 25-35 arasında bulunmalıdır. 100 oC sıcaklıkta pişirildiğinde sertliği MOHS skalasına göre 2 in üzerinde olmalı, kuruma küçülmesi % 10dan az, su emmesi tuğlada % 8den fazla, kiremitte % 18den az olmalıdır. Tuğla-kiremit toprakları 800-100 oCde patlama ve çatlaklar göstermeden kiremidi renkte pişmelidir. Bu toprakların 0,2 mm den iri tane yüzdesi, iri tanelerin cinsi, kalıplanma yeteneği ve kuru kırılma dayanımı da tespit edilmelidir. Ülkemizde mamullerin özelliklerine ilişkin çok sayıda TSE standardı mevcut olduğundan bunlara uymak için hammaddede aranan özelliklere de çok dikkat edilmektedir. Sadece harman tuğlası üretiminde kullanılan toprakların kalitesi kontrol dışında kalmaktadır.4 Ağustos 2000 tarihinden sonra harman tuğlasına da TSE Kalite Belge zorunluluğu getirildiği için bu problem de kısmen ortadan kalkacaktır. Tuğla-kiremit toprakları deney metotları TS 4790 ile belirlenmiştir. Sektördeki Kuruluşlar: Türkiye’deki tuğla ve kiremit fabrikalarının bölgesel olarak dağılımını ve sayılarını gösteren tablo aşağıda verilmiştir. Tablodan da anlaşılacağı gibi Türkiye geneline dağılmışlığın yanında bölgeler içinde yoğunlaşmalar mevcuttur. Bu yoğunlaşmalar o kentleri “Tuğla ve Kiremit Üretim Bölgeleri” haline getirmiştir. Tekirdağ, Turgutlu, Salihli, Burdur, Afyon, Çorum, Boyabat, Erbaa, Yozgat, Osmancık, Avanos gibi şehir ve ilçelerimiz Türkiye’deki önemli ana üretim bölgeleridir. Bu üretim bölgelerinde başka sanayi dallarının ağırlığı yoksa; tuğla - kiremit üretimi, yan sanayilerinin oluşumu, nakliye rejimi, ticari hayat tuğla ve kiremit dünyasına bağımlı kalmaktadır. Kentlerin bu günü, gelişimi, yarını kısacası nabzı tuğla - kiremit ile atmaktadır. Bu durumla orantılı olarak söz konusu bölgelerde hammadde ocakları da yoğunlaşmıştır. Kimi bölgelerde birleşik ve ortaklaşa kullanılan ocaklar bulunmakta iken kimi bölgelerde ise ayrı ve kişisel şirketler çalışmakta ve sektöre hammadde temin etmektedir. Bu firmaların da çoğu şahıs şirketleri olup genelde kısıtlı sermaye ile çalışan, yatırım konusunda yetersiz kalan kuruluşlar olup mutlaka desteklenmelidirler. Türkiye’de Tuğla ve kiremit ana ürünleri bazında çalışan 498 adet tuğla ve kiremit tesisi vardır. Bu tesislerden 70 tanesi kiremit - 10 tanesi hem tuğla hem kiremit - geri kalan 418 adet tesiste tuğla ürünleri üretilmektedir.